16.10.2009

Ekimde Balkondakiler


Ekim ayını da yarıladık. Benim balkondakiler çoştular, bütün yaz dallar bu kadar dolu olmamıştı. Tam 22 adet domates var dallarda, kimisi yeşil, kimisi kızarıyor. Fazla büyümüyorlar ama lezzetleri yerinde. Keşke şu güneş yetse de hepsi kızarıp yenilecek hale gelebilseler.

23.09.2009

Eylülde Pembeler


İşte benim bebekler balkonda, eylül sonuna yaklaşırken böyle yeşil yeşil bakarlarken, dallarda hala çiçekler varken, bazıları irileşti, bazıları küçük kalarak kızarmaya, daha doğrusu pembeleşmeye başladılar. Bazıları da yarılmaya başlayınca artık daha fazla beklemedim, bozulmasınlar diye koparıp yemeğe karar verdim. Pek lezzetli, pek güzeldiler, insanın kendi elleri ile yetiştirip sonra da oturup afiyetle yemesi bir başka oluyormus. Bu tarihi unutmayacağım. Bayramdan sonra bana armağan ilk domatesimi yedim. 22 Eylül 2009.







Şimdi hala dallarda minik bebekler var, inşallah güneş daha çok kalır ve onlar da büyür ve pembeleşirler. Bayram süresince güneşsiz hava ve soğuk beni korkuttu ama daha çoookk güneşli günler var dimi??
Daha pastırma sıcakları olacak dimi ???
Bebeklerim büyüsünler. Öyle tarlada yetişenler gibi veya benim pazarda bulduklarım gibi kocaman kocaman olmuyorlar ama olsun, çok harika bir duygu bu günleri görmek.

24.08.2009

Balkondaki Bebekler


Ağustos biterken benim balkondaki bebekler de büyüyorlar. Bu sıralar poyraz çok sert esiyor, inşallah onlara bir zarar vermeden, güneşin de kuvveti bitmeden kızarırlar ve daha da büyürler. Hala yeni açan çiçekler var bakalım meyvaya dönüşeceklermi.
Son üç haftadır Mutlukent pazarında tesadüfen bulduğum pembe domatesleri nasıl hayranlıkla seyrettiğimi görmeniz lazım. Bu sene Antalya'da ve Bodrum Gündoğan'da pazarlarda pembe domates dedikleri cinsten bulmuş ve almıştım. Ama hiçbirisi bunlar kadar lezzetli ve renkleri, yapıları, kokusu itibariyle bu kadar sıhhatli değillerdi. Bizim Mutlukent pazarına, cumartesi günleri yaşlıca bir teyze ile kocası getiriyor bunlari ve kilosu 2 tl den satıyorlar. Gebzenin arkalarında bir köy ismi söylediler orada evvelden beri yetiştirirlermiş. Her hafta alıyorum, afiyetle yiyiyorum ve tohumlarını biriktiriyorum, inşallah gruba göndereceğim. Sizler de göresiniz istedim. Sol başta gördüğünüz bir büyük 2 küçük domates 2 kg yakın geldi. Altları da çok düzgün, lekeli değil, etleri çok güzel.





18.08.2009

18 Ağustos 2009


Sanırım bu ayın 10 undan itibaren bebek domateslerim oluşmaya başlamış, tam ümidimi kesmiş bunlar artık olmayacak, kaçıncı çiçek açtı sonra soldular, kurudular diye düşünüyordum tesadüfen bunları gördüm. İlk önce bir tane vardı, ben bir heves sulu süt, toprak gübreye devam ettikçe 3 tane daha irili ufaklı bebekleri gördüm. Şimdi inşallah herşey yolunda gider,büyümeye ve kızarmaya başlarlar.Bu da ayrı bir keyif ve çabalarının karşılığı olan tatmin duygusu.

Marttan bu yana pembeler



Mayıs itibariyle fideler şaşırtmalarını yaşadılar, toprak, gübre bakımları, rüzgar, güneş, sulama derken kardeş kardeş büyüyorlar.

Pembe Domates Serüveni

29 Mart 2009 Pazar


Bu yıl sevgili Pembe Domates Dostları ile yaptığımız toplantımızda aldığım tohumların bir kısmını 14 Martta, bir kısmını da 21 Martta çimlendirmeye başlamıştım. Şimdilik çıkan minik yapraklar heyecanımı arttırmaya başladılar, inşallah bütün tohumlarda başarılı olurum. Bu senenin ilk haberlerini paylaşmak istedim.

&&&


05 Mayıs 2008 Pazartesi

Benim fidelerim pek ağır ilerliyorlar, tohumdan fideye dönüşürlerken ilk şaşırtmalarını yaptım ama, herhalde güneş yeterli gelmiyor, şöyle sağlam duran en fazla iki fidem var elimde, yakında derin saksılara geçecekler, diğer ufaklar da ağır aksak ilerliyorlar. Bahçede olanlar çok daha sıhhatli ve sağlamlar, kıskanıyorum valla. Hepimize kolay gelsin.

28 Mart 2008




Sevgili Tansuğ' ların teşviki ve yardımı ile başladığım PDA serüveninde geçtiğimiz sene pek başarı kaydedemedim ama yılmadım yine düştüm yollara. Armada Oteldeki bilgi ve tohum alışverişli toplantımızda elde ettiğim tohumları 8 Martta plastik bardaklara dikmiştim, tepsiye sıralayıp hergün seyrettim, 3 günde bir su verdim. Üzerlerine naylon örtüp sera etkisi yaptırdım.
15 Martta iplikçikler halinde gözüktüler. 25 Martta iyice kalınlaşmışlar ve boyları uzamıştı. Bu hafta sonu şaşırtma yapılacaklar inşallah. Aslında daha önce yapacaktım ama kısa bir seyahat için evden ayrılınca onlarla ilgilenemedim. Bu hafta sonu arkadaşlara da dağıtım yapacağım. Herkes tohumdan fide yapmayı göze alamadı, bana fide halinde ver diye bekliyor. Bakalım sonuna kadar gidebileceklermi. Aslında hata yapıp bir bardağa 2 tohum koymuşum, tek tek yapmam lazımdı, ama zedelemeden ayırabilirsem ayrılacaklar yoksa saksıya ikisini birden dikeceğim, kardeş kardeş büyürler artık.
Tohumları paylaşmak, eski yetiştiricilerden bilgiler almak, fikir değişimi yapmak çok zevkliydi, ama o ufacık tohumu bardağa ekip sonrasını beklemek ve iplik gibi yeşil gövdenin üzerindeki 2 kıvrılmış yaprağı görmek nasıl bir heyecan ve nasıl kendini çok büyük birşey yapmışsın gibi hissetmek.... Bunu yaşayanlar bilir. Gelişmeleri yine yazacağım ve resimleri göstereceğim inşallah. Çiçek veya sebze yetiştirmek, daha doğrusu bunun gibi bir tohumun doğumunu ve büyümesini görmek, senin çabanla birşeylerin oluştuğunu görmek çok hoş bir duygu ve bu tabiat ne kadar cömertce senin ufacık bir çabanın karşılığını hemen veriyor. Ama biz hala bu tabiata gözümüz gibi bakmıyoruz ve bozmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bence herkes hayatında bir defa bir tohumdan fide yapsa, onu da ekip ağaç, çiçek, sebze yetiştirse, eminim toprağa başka gözle bakar.
&&&
08 Ağustos 2007
Binbir özenle baktığım, gözümden sakındığım pembelerim soldular, kurudular gittiler. Bu sene yine Sevgili Tansuğ hn dan tohum aldim çimlendirme yaptim, iki yapracık çıkardılar ama bir türlü sap, dal, fide olamadılar öyle heba oldu gittiler. Ben beceremedim dedim, yerim dar dedim, güneş yok bu balkonda dedim, acemiliğime geldi dedim. Hadi peki, sonra gittim olmuş bitmiş fideler aldım 8 taneydiler. 5 tanesini ben, 3 tanesini de Sapancada evi olan arkadaşım dikti. Geçen seneden kalan peynir, zeytinyağı tenekelerine, yine Nişantaşında bir evin arka balkonuna serildiler. Suyunu, toprağını, gübresini, tutunma çubuklarını, özenle konuşmayı, hal hatır sormayı, dua etmeyi, herşeyi yaptım sanki. Önceleri bazıları çiçek açtı, hah dedim yırttık artık, ama yine olmadılar, olamadılar, birer birer kurudular, sıcak kuruttu onları. Acaba o zaman onları korumasını mı bilemedim ne diyeyim.
Şimdi kaldı elimde bir tane fide, bunun da ilk açan üst dalları kurudu, alttan yeni sürgünler gelmiş, şimdi onlar tutunmaya çalışıyor. Diğer Pembecilerinkiler çiçek açtı, meyva verdi bile, bizimki hala tutunacak da çiçek verecek. İnşallah demekten başka çarem yok. Geçen sene de enn arkadan ben gitmiştim, kasım sonu aralıkda erik kadar domates olmuştu, bu sefer de güneş yetmedi, büyüyüp kızarmasına. Bu sene inşallah bunun mürvetini görürüm. Belki de buradan taşınınca yeni evimin balkonunda daha iyi olurlar, herşey kısmet diyorum.
Bugün sevgili Metin Varol aradı, yarın inşallah ondan gidip yetiştirdiği pembelerden örnek alacağım, gelecek seneye kendi tohumumu kendim saklayım diye. Ne güzel hiç olmazsa bunları yaşıyorum diyorum.

Mart 2007


Bu sene yine yeniden heveslendik, bizler PDA üyeleri yine tohumları paylaştık, yine onları çimlendirdik (ben beceremedim, benimkiler çok cılızdı durmadılar). Tohumları fide yapabilenler birbirine verdi, bahçede tarlada yapanlar hele, çok çok fideler dağıttılar. Onları saksılara diktik, şimdi bekliyoruz tutsunlar, gövdeleri kuvvetlensin, dalları boyun bükmesin ve canlasınlar çiçek vermeye çalışsınlar, sonra da pembe domateslerimiz gözüksün.
Bu ne kadar heyecanlı bir süreç biliyormusunuz? Geçen sene de ne merakla yapmıştım, tabi daha çok acemiydim ama yine de 3 peynir tenekesinde onları bütün bir yaz ve sonbahar boyunca bakmıştım, hatta kasımda bir tanesi erik kadar domates vermişti, sonra güneş yeterli olmadığı için büyüyemedi, iyice pembeleşemedi, dalda ağır geldi boynunu bükmüştü. Ama o yaprakları koklamak, onun geliştiğini izlemek uzun bir serüven ve aynen çocuk bakar gibi birşey. Bu sene yine yeniden diyerek yola koyulduk.
Bu işin kurucusu sevgili dostumun bana verdiği fidelerden bir arkadaşıma daha verdim ve Sapanca yollarına düştü. Bakalım kaç fideden kaç tanesini domatese dönüştürebileceğiz, pembe pembe sevineceğiz sonra.
&&&

Mayıs 2006

Pembe Domates yetiştirme serüvenüne ilk başlangıç yılım. Avniye hanımdan aldığım fideleri peynir ve zeytinyağı tenekelerine dikmiştim. Bayağı bir uzadılar çiçek verdiler ama sonrasını ben beceremedim herhalde, gübre, toprak işini ayarlayamadım ilk acemilik. Ama neredeyse kasımda erik kadar bir domates olmuştu, sonrası güneş kalmadı, havalar soğudu, büyüyemeden gitti bitti.